29 Temmuz 2009 Çarşamba

efendi adamın piç olma rehberi....

hah efendi adam hoşgeldin, ben de seni bekliyordum. en başta uyarayım seni, sana az sonra anlatacaklarım ezoterik bilgilerdir. yeterince pişmediysen anlamayacaksın. yeterince kalbin kırılmadıysa da zaten sakın ama sakın piç olmaya kalkışma. zira beceremeyeceksin.

sevdin ama sevgini göstermeyi beceremedin mi efendi adam? sevmek dediğin şeyin manavdan karpuz seçmekten çok da farklı olmadığını anlamayıp fedakarlıkla alakalı olduğunu mu sandın? hep fazla düşünceli olduğundan sevdiğin insan öküzleri mi tercih etti? ya da masum olduğunu sandığın kızın aslında herkese mavi boncuk dağıttığını, "şu olmazsa bu olur" dediğini mi öğrendin? sevgiye büyük büyük anlamlar mı yükledin be efendi adam? "daha fazla üzülemem heralde" dediğinde hep daha fazlasının olabildiğini mi gördün? ya "öldürmeyen şeyin seni süründürdüğünü ve güçlendirdiğini" yeterince deneyimledin mi? tamam efendi adam olmuşsun sen...

efendi adam uyarayım seni, piç olma kararın kesinse eğer bil ki kendinden çok fazla ödün vereceksin, sürekli "ben ne oldum lan böyle" diyeceksin. onun için ya burada okumayı bırak ve hayatına kaldığın yerden devam et, bir gün karşına çıkacağını sandığın "o"nu bekle, ya da aldırmaz ve iyi rol yapabilen bir piç olmayı seç.

hala okuyor musun efendi adam? tamam o zaman başlayalım artık.

öncelikle şunu bil efendi adam, önce bir şey olmayı seçersin ve öyle davranmaya başlarsın. en sonunda ise olmayı seçtiğin şey olduğunu görürsün. karakter, kişilik yapısı gibi şeyler genetik değildir. kendini sen şekillendirirsin. onun için ilk olarak etradındaki piçleri gözlemlemeye başla ve onları taklit et. evet biliyorum geçiş süreci sancılı olacak ama kararını verdin artık geri dönüş yok. en başta taklit edeceksin ama meraklanma piç olmanın inceliklerini kaptıkça kendi tarzını oturtacaksın.

hayal kurmayı bırakacaksın efendi adam. hiçbir şeyin hayallerindeki gibi olmayacağını bileceksin. hayal kurmayı bırakacaksın çünkü hayal zaman zaman sevmelerin nedenidir. piç olmanın inceliklerinden biri de sevmemek ama seviyormuş gibi yapmaktır. neyse buna daha sonra değineceğim... hayal kurdukça kafandaki kişi daha çok değerlenecek, anlam kazanacak. hayallerin yıkılınca da kalbin acıyacak. piçler bilirler ki iyi bir piç acımaz, acıtır.

"sevmek" kelimesine de anlamlar yüklemeyi bırakacaksın efendi adam. altı üstü bir kelime olduğunu, sadece hormon kaynaklı olduğunu, hiçbir zaman kafandaki "sevgi"nin karşına çıkmayacağını bileceksin (kabullenemesen de, mantığın farklı şeyler söylese de "inanmak istediğin için inanacaksın". baştan uyardım seni efendi adam, piçlik zor bir süreçtir, senin "yozlaşmak" dediğin birçok düşünceyi ve hareketi içerir).

kimsenin masum olmadığını bileceksin efendi adam. zaten kimsenin masum olmadığını bildiğinde sen de masum olmayı bırakacaksın.

bencil olmayı da bileceksin efendi adam. diğerleriyle hiçbir zaman "biz" olunamaz bunu kabullen en başta, yoksa kendin deneyimlemek zorunda kalacaksın.

karşındaki kıza, seni değiştirebileceğini ve daha iyi bir insan yapabileceğini düşündürecek kadar serseri, asabi ve aldırmaz olmayı bileceksin efendi adam. kızlar bozuk şeyleri onarmayı severler.

iyi rol yapmayı bileceksin efendi adam. sevmeyeceksin ama seviyormuş gibi yapacaksın. peşinden koşmanı isteyecek senden. koşacaksın, ama zaten sevmediğin için kaybedeceğin bir şey olmayacak. bunun bir oyun olduğunu, çeşitli taktikler kullanman gerektiğini bileceksin. bak önceden bunlar ne kadar sığ ve aptalca geliyordu değil mi efendi adam? sen de alışacaksın zamanla.

benim şu anda yaptığım gibi ahkam kesmeyi bileceksin. unutma efendi adam "ne yaptığın ya da ne söylediğin değil, bunları nasıl yaptığın önemlidir". egonu şişireceksin, hatta başarabiliyorsan iki kişilik egoya sahip olacaksın. doğada da dişiler güçlü erkeği seçer unutma. senin de boynuzların olmadığı için egonu göstereceksin.

önceki maddemize bağlı olarak bol bol konuşacaksın. tekrarlıyorum, ne söylediğin değil önemli olan, nasıl söylediğin.

kimsenin özel olmadığını, herkesin yerine bir başkasının konulabileceğini bileceksin efendi adam. bunun için kimseye asılmaktan çekinme. meraklanma zaten kimsenin özel olmadığını kabul ettin. kaybedeceğin bir şey olmayacak. aksine piçlik yolunda büyük bir adım atmış olacaksın.

o duygusal şarkıları, şiirleri, hikayeleri dinlemeyi/okumayı bırakacaksın. zira onlar kafandaki "sevgi" kelimesine büyük büyük anlamlar yüklemene neden olacak. önceden de kabul ettiğimiz gibi "yok öyle bir şey!". dinlediğin müzik türünün en sığ ve neşeli/gaz örneklerini dinlemeni tavsiye ederim. kitap olarak da... boşver sen piç adamsın gerek yok kitaba falan.

iç dünyanı göstermeyeceksin efendi adam. ne dedik önceki maddelerde? iyi rol yapmayı bileceksin. içinde bir parçanı korumak isteyeceksin belki, anlıyorum seni. eğer iyi rol yapabiliyorsan koru o içindeki seni, ama beceremeyeceksen, duyguların olmadık yerlerde çıkacaksa yüzünden ve gözlerinden... öldürmelisin onu. uyarmıştım seni efendi adam...

son olarak da efendi adam, önceki söylediklerimin genel hali olacak bu ama, kimseye değer vermeyeceksin. unutma sen piç olmaya karar verdin artık, bundan sonra "-miş gibi yapmalar" yönetecek senin hayatını.

şunları da unutma efendi adam kimseyi sevmezsen kimse seni acıtamaz ve "survival of the fittest" bizler için de geçerlidir. amaç, amaca giden yolu haklı çıkarabilir. sen sadece kendini korumaya çalışıyorsun.

not: ilerleyen günlerde bu entry belki genişletilecek, belki genişletilmeyecek.


-hadi gel bize kalan yerlerimizle alay edelim-

bıçağını hazırla piç adam, efendiliğinin üzerine faça at. içi kanasın, kanasın da, alışsın buna. sonra anlasın dünyanın bir avuç yalandan, yalancıdan ibaret olduğunu. bıçağını efendiliğinin göğüsüne sapla ki, sevgilerin ev sahibi dedikleri kalbini kanat efendi adamın. ve oturup efendiliğinden kırıntıları serp ayrıldığın yola, başa dönmek istediğinde "vayyy bea neymişim" diyebilesin.. piçliğin verdiği dayanılmaz hafifliğinle oynaş, egonun devinimli karanlığında. sonra dur ve gül, yüzü asık bir cambaza..

-senin için sabahladım ve sana piçlikler hazırladım-

sabahlanmış sevdaların üzerine asit yağmuru yağdır köseleye dönmüş yüzünden akan yaşlarla. her şey tuz-buz olsun bir anda, efendiliğinin esamesi okunmasın. son isteğini sormasın dar gelen ağaçların yanı başına yapışmış cellatlar, ve yalandan ellerinle ilmeğini geçir uysal boynuna. tıpkı koynunda beslenen yılanmışcasına geçir zehirden dişlerini temiz tenine, ki efendilik dedikleri şey artık demeyecekleri bir şeye dönüşsün..

-aldım vermedim ben seni yendim!-

güneşi örten bulutlar gibi ört efendiliğinin üşüten ama sıcak havasını. parçalı-bulutlu bir piçlik koksun ortalık. sonra adına "kalp" dediğine bulursun takacak bir "kulp". değil mi? kır dişlerini efendiliğinin, tek dişi kalmış canavar piçliğinle. doyuma ulaşsın tüm benliksizliğin. üzerine bir sigara belki, yakmak için tüm günahlarını cehennemden ateşli gözlerinin avuçlarıyla...

piçlik dediğin nedir ki, bir avuç yalanotu, üzerine bir bardak soğuk su!...*


antisourtimes.com dan alıntıdır.