15 Aralık 2008 Pazartesi

fazla gibi

hayat bazen fazla gibidir bizim için. yaşadıklarımız, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, aşklarımız...peki olaylar sonucunda hissetiklerimiz gerçekten hissetmemiz gerektiği kadarmıdır yoksa bunları büyütüp fazlalaştıran bizlermiyizdir ? bu fazla gibi bana dememizin sebebi kendimizmiyizdir yoksa gerçekten yaşadıklarımızda hissetiklerimizmidir ? Bir yakınınızın ölümünü düşünün haberi aldığınız an şoka girersiniz bir inceden sızı düşer yüreğinize aradan bir kaç saat geçer daha iyi kavramaya başlarız öldüğünü inandıramayız kendimizi çünkü o yakınımızdır sevdiğimiz biridir o ölemez deriz ama o ölmüştür ve bu 1-2 saatlik şok geçtikten sonra yoğun bir acı, üzüntü hissetmeye başlarız. herkes demiyorum ama bir çoğumuz böyle değilmiyiz. ve ya bir aşk platonik olsun günlerce, aylarca belki de yıllarca peşinden koştuğunuz platonik aşkınız size ne derece bir acı çektiriyordur. gerçekten bu acıyı çekmeyi hakediyomuyuz yoksa duygularımızı gözümüzde çokmu büyütüp bu acı bana fazla diyebiliyoruz. nedir bu fazla gibi olan şey ....

12 Aralık 2008 Cuma

geride bırakmak

bazen bir sevgiliyi, bazen bir şehiri, bazen anıları herşeyi terkedip gitmekdir. ya isteyerek yapmışsıznıdır ,yada zorunlu olarak. isteyerek yaptıysanız zaten sorun yoktur bir süre anılarını yaşar kurtulursunuz yenilerini bulur onları geride bıracağınız günün gelmesini beklersiniz. ama zorunlu olarak bırakıyorsanızki bu bir devlet işine girip atamanızın yapılması askerlik olabilir işte en çok koyacak olan durum budur. ben yokken beni unuturmu dostlarım, eskisi gibi olurmu herşey, 7/24 birlikte olduğunuz insanları ailenizi hatta en kötüsü sevgilinizi geride bırakıyorsunuzdur ve içiniz kendini kemirmeye başlar. çünkü her ne kadar insanlara güvensenizde beyninizin bir yerinde bilinçaltında insanların nankör olduğu olgusu sonucu hep unutulma aldatılma, terkedilme korkusuyla yaşaycaksınız demektir. hem gitmek isteyecek bir an önce geri dönmek için hemde gitmemeyi tercih edeceksinizdir ama bu sizin elinizde değildir ve yaşayıp görelim varsa kaderde üzülmek üzülürüz diyerek terk-i diyar eyleyeceksinizdir. geride bırakacaksınızdır herşeyi belki tekrar dönüp onları almak için belkide tamamen hayatınızdan silmek için.

27 Kasım 2008 Perşembe

benden parçalar anlatmak eğlenmek hayatla dalga geçmek belkide.


Yillardan 1984 aylardan temmuz, ayın songünleri dünyaya yeni bir birey getirdim diye sevinen ebeveynler var, ama farkinda degillerdi nasil bir hata yaptiklarinin ve hala farkinda degiller. :D Sanrisam etrafinda hep efendi bilinen serseribir ruha sahip biriydim dünyaya bir varlık olarak geldiğimde.23 temmuz 1984 de dünyaya gelmisim nasil geldim bende bilmiyorum biyoloji dersi nde hocalarimin anlattigi kadariyla yani herkesin bildiği gibi biliyorum.
Hep bir aktivite içinde olma çabam vardi bir ara doktora götürdüler bu çocuk hiperaktif dedi , belgelenmis oldu sonunda. sonra ilkokulda çok basarili bir ögrencilik süren ahmet yane bendeniz ortaokulda ve lisede ayni basariyi gösterebildi.liseye kadar hersey güzeldi kötü olan hiçbirsey yoktu ama lise 3 bitiminde karsimiza 3 saatlik bir sinav dayatmasi sonunda zati yarim akilli olan ahmet o yarim aklida kaybetti ve artik durdurulamaz bir hale geldi. sürekli farkli ugraslari olan ahmet bu kisacik 25 yil boyunca müzikten bilgi isleme organizatörlüğe , webmasterliktan garsonluga,amelelikten pazarlamaciliga..(bunlarin yaninda ögrenciligi hobi olarak yapiyor halen ve aynı zamanda en büyük fobisi olmakla birlikte mecburiyetten uğraşmaktadır.) bir çok isle mesgul oldu ve halen bir çok farkli isle mesgul olmaktadir.